21 Temmuz 2012 Cumartesi

Tesadüfen geldik mecburen yaşıyor muyuz? Tolstoy'a sorduk:

Tolstoy, hayatın daha derin bir anlamı olduğunu düşünerek, o dönemin bilimsel çalışmalarında bu anlamı arar ancak bulamaz. Zamanla, onun anlamını, hayatları bir hiç olduğu halde, ona son vermeyen cefakar halktan öğrenebileceğine inanır.

Bu yoksul yığınlar, inançları sayesinde, basit insanların yalın inancıyla ayakta kalmaktadır. Onlarla içi içe yaşayan Yazar, yoksul insanlara yaşama katlanma gücü veren inancın cahil öğretiler ve adetlerle bezenmiş olduğunu görür ve onlardan şüphe duyar.

Tolstoy, anlamının bulamadığı bu hayata katlanmaktansa, akıllı bir adam olarak intihar etmesi gerektiğini düşünür ancak buna maçası yemez. Bu ironiyi gizlemek için, malum yerlerinin açıkta kaldığı bir gece gördüğü bir rüyanın arkasına saklanır. Hayat, yaşamayı seçtiği sürece, kendisine verilen ilahi bir ödüldür.

Hayat ise O veya bir başkasının cevaplarıyla ilgilenmeden akıp gider ve bir rahmetlinin de dediği gibi “Takma kafanı tayyareye, nasıl olsa uçar”.

Yazar konuyla ilgili felsefik macerasını İtiraflarım adlı eserinde kaleme almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder