“Roman yazarı olur muyum?” diyorsanız…2
Hem “roman yazarı olacağım”, hem de “ya ben ne yazacağım, hayatım roman olur dedim, oturdum on sayfa bir şey çıktı” diyorsanız, tavsiyelerim şöyle;
Günümüz koşulları, herkesin Ernest Hemingway gibi türlü türlü macera yaşamasına imkan vermiyor. Artık bir hayata tek bir yaşam bile zor sığıyor. Hemen “o zaman onca konuyu nerden bulup anlatıcam, yoksa ben tek romanlık bir yazar mıyım?” diye zırlamaya başlamayın.
Aynı açmazı yani konu sıkıntısını herkes yaşıyor. Neden senaryo yazanlar senaristleri, roman yazanlar yazarları anlatmaya bayılır? Çünkü kendilerini konu almak, başlarından geçenleri anlatmak daha kolaydır. Dönüp dolaşıp bu duruma düşerler, deniz tükenir, yazacak şey kalmaz.
Yazmak için, öncelikle yazdıklarınızı beğenmeseniz bile her gün feysbukun başına geçer gibi roman çalışmanızın başına geçmeli ve yazmalısınız. Kendi hikayenizi, uydurduğunuz şeyleri yada başkalarının hikayelerini yazın. İnsanları dinlemek (bazen gizli gizli metrobüslerde, gemilerde, durakta) yeni konu bulmanıza yardımcı olur, farklı meslek ve kültürlerden insanlarla bir araya gelmek de çok besleyicidir.
Çok okumak sizi geliştirecektir, bu kesin. Kurgu anlayışınızı geliştirmek için senaryo okumanızı ve onların filmlerini seyretmenizi öneririm, bir sahnede “Yuh be! Ne yönetmenmiş, bak nasıl da kolayca gösterdi ne demek istediğini!” dediğinizde, iyi yoldasınız demektir.
Bir konuda 10 bin saat harcarsanız, o konuda yeterliliğe ulaşmışsınızdır, ben de başkalarının yalancısıyım ama isterseniz deneyin, hem ne kaybedeceksiniz ki?
Bir de sakın intihal yapmayın, yani kahraman adlarını, yerlerini, biraz da kurguyu değiştirerek başkasının romanını araklamayı tavsiye etmem, ödül bile alsanız herkes sizin hırsız olduğunuzu bilir, ansiklopedilere bile öyle geçersiniz.
Devam edecek…